Sahip olduğumuz her şeyi borçlu olduğumuz, geleceğimizin teminatı öğretmenlerimizin günü kutlu, hayatları mutlu ve umutlu olsun. Eğitim uzun vadeli, zor en karlı yatırımdır. Arsasının yarısına hurda demir fiyatına satılan fabrikaların zararını dolar bir günde yüzde 15 artınca bugün gördüğümüz gibi eğitimdeki düzeltilmesi uzun zaman alacak yanlışların zararı da uzun süre sonra görülür.
İçten yanan fitilli bombaların fitilinin ne zaman, nerede ateşlendiği bilinmez, patlamadan sonra durumun farkına varılır ki vakit çok geçtir artık. Hem eğitmekte zorlanıyoruz hem de eğitilenleri istihdam etmekte. Özel gayretlerle yetişenler de beyin göçü olarak yurt dışına gidiyor.
Öğrenciliğimde; son sınıfta (1976) AA Dış Haberlerde, belirli bir süre de Turizm Bankası’nda çalıştım, bu imkanları ve yüksek maaşı bırakıp, öğrenciliğimde aldığımın üçte biri (1/3) kadar maaşla öğretmenliği tercih ettim. Heykeltıraş; taşa, çamura, marangoz; tahtaya şekil verirken, ben aldığım eğitim gereği insana şekil vermeyi tercih ederek, cehaletle savaşı seçtim.
Toplumda gördüğüm eksiklikleri gidermek, sorunları ‘Kuran ve Nutuk rehberliğinde’ çözmek için çalıştım. Siyasiler eğitimli toplum istemedikleri için toplumdaki yeniden yapılanma ve değişimi idealist genç öğretmenler olarak yeterince sağlayamadık. Örgütlü mücadele edebilmek için, yasa çıkmadan sendikacılığa öncülük yaptım, bu uğurda zamanımı, paramı harcadım hatta sağlığımı da. Benim kadar özverili olamasalar da çok değerli; birçok konuda benden farklı düşüncede arkadaşlarla birlikte çok yoğun çalıştık ve sendikayı kurmayı başardık.
Mensubu olmaktan gurur duyulan Kamu Sen’i ve dolayısıyla Türkiye Eğitim Sen’i Kurduk, herkesin saygısını kazandık, halka ve öğretmenlere yakın olanlara biz de yakın, uzak olanlara biz de uzak olduk. İyiyi yapan herkesi destekledik, yanlış yapan herkese karşı çıktık. Kağıt üstündeki demokratik hak ve özgürlükleri hayata geçirdik, var olanları kullandık, yenilerinin kazanılması için mücadele ettik.
Biz sendika yöneticiliğine sürünerek geldiğimiz için, engellerle karşılaştığımızda kurusıkı tehditler bizi yolumuzdan alıkoyamadı.
L. KURUOĞLU SÜZÜLEREK GELDİ!
Türk Eğitim Sen Samsun 1 Nolu Şb Bşk Levent Kuruoğlu, o göreve bizim gibi sürünerek değil; süzülerek geldi. Yönetimdeki arkadaşlarıyla birlikte mobbing, psikolojik baskı, pasif direniş yapıp, yalnızlığa iterek kendi, başarılı Başkanları Hamdi Koçak’ı istifaya zorladı ve de istifa ettirdi, yerine böyle geçti.
İlk gelişi böyle oldu. Sonra kendi yazdığı delegeyle defalarca seçildi, 20 yıla yakın bu görevi yaptı. Ne mahkeme kadıya ne de sendika başkana mülktür. Keşke gelirken sırasını bekleseydi, giderken de böyle gitmeseydi. Kendi yaptığının daha kötü bir versiyonu başına geldi. Geliş şekli hatalıydı, gidiş şekli asla kabul edilemez tarzda oldu. Geliş şekli, gidişinin haklı gerekçesi olamaz.
Gelişi - gidişi hatalı olsa da Kuruoğlu, başarılı çalışmalar yaptı. Tekrar kınıyorum, şiddetin haklı gerekçesi olamaz, kepçe, dozerle tarihi eser aranmaz, bulunsa eser eser olmaktan çıkar. Kedi törpüyü yalayınca, kedinin dili kanar, törpü kanamaz.
Bu kadar kolay bırakacağı öngörülmemiş olacak ki adeta ön hazırlıksız; salonda hazırlanmış; merkez ilçelerden, stratejik kurumlardan yönetime kimse alınmaksızın, tamamına yakını Çarşamba’dan oluşan bir yönetim kurulu göreve geldi..Ne yapacaklarını yakından takip edeceğiz.
Hamdi Başkan’a aynı durumda kendisinin istifa edip, etmeyeceğini sordum, ‘Ben başkan olsaydım, sendika ve sendikacılığa büyük ölçüde zarar veren böyle bir durum yaşanmazdı’ dedi.